Gecedir

Gecedir
3

Gecedir, susmuştur şehir, bitmiştir kepazelikler, gecenin karanlığında kaybolmuştur milyonlarca yaşam. Kadehinde bir bardak çay, tek bir nefesi bile temiz temiz çekemezken ciğerine, kim bilir kaç yüz kilometre uzağındaki sevgilin düşer aklına, saçına bir ak daha düşer, yüreğine bir acı daha düşer. Oysa zaten yorgunsundur gün boyu insanlara üzülmekten, dört yanında farklı ızdıraplar görmekten, gülümsemeyen insanlara, kan çanağı olmuş gözlere gülümsemekten. Yorulmuş ellerine bakıp yarine dokunamadığın gelir aklına, o zaman daha da burkulur paramparça olmuş yüreğin. Çaresizliğine ağlarsın, mutsuzluğunu görmezden gelirken ruhun.

O kadar çaresizsindir ki kapkaranlık gece bile gizleyemez yalnızlığını, ne elinden tutanın ne yüzüne bakanın kalmıştır, gençliğini yollarında harcadığın şehrinde. Oysa bu kaldırımların her adımında bir parçasını bırakmışsındır benliğinin belki bir gün küçük bir çocuk görüp gülümser diye. Ama tüm hatıralarının üzerine asfaltlar dökülmüştür, betonlar çekilmiştir, duvarlar örülmüştür. Sen bile unutursun o içindeki yarayı aynı kaldırımların üzerinde yürürken. Gökyüzüne bakıp sahipsiz bir küfür bırakırsın boşluğa, kime ettiğini bilsen de belki biraz korkarsın, ismini ağzına almazsın ve kaybolup göklerde gider küfürün geriye yalnızca karanlık kalır.

Çünkü gecedir.

Gece değildir seni böylesine umutsuz bırakan ama ancak karanlıkların kollarında itiraf edebilirsin bu acı gerçeği. Ancak herkes gözlerini kapamışken, ancak kimse sana bu acıyı sorup bu acının mahremiyetini bozamayacakken. Acı dolu bir tebessüm büyür gamzelerinde, ruhun üşür koskoca şehir yanarken. Yerin yedi kat üstünden düşersin ruhunun yedi kat derinlikteki boşluğuna, bağırırsın, ağlarsın, kimse duymaz.

Gecedir ve yalnız sana ait acılar yanındadır, daha çok vardır başka insanlara üzülmene, güneş kim bilir hangi güzelin yüzüne vurmaktadır dünyanın öteki tarafında ama bu seni mutlu etmez. Tüm sessizliğin içinde ruhuna kulak verirsin, nasıl da acı çekmektedir, nasıl can çekişmektedir. Hep o aynı sözleri duyarsın, bu nasıl yarım bir yaşam, bu nasıl eksik bir mutluluk, bu nasıl bütün bir acı.

İşte tam o an ayağa kalkıp bir şeyler yapmak istersin ruhuna dair, ama kılını bile kıpırdatamaz ve tüm mutluluklarını ertelediğin gibi onu da ertelersin ne yapacağını bilmesen bile.

Çünkü gecedir.

Bir Cevap Yaz Çağrı İptal

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (3)

  1. 5 Ağustos 2009

    Sevgili Çağrı,
    Metini ilgiyle okudum çünkü buna sebep olan şey geceye olan nefretle karışık öfkemdi. Tuhaf olduğunun farkındayım insan nefret ettiği bir şeyi nasıl sevebilir ki ? Hani diyorsun ya; gecenin yalnızlığımı gizlemesi sevdiğim bir şey başka bir bakış açısıyla da yalnızlığımla baş başa bırakması nefret etmek için kafi olsa gerek. Yazılarını okumaya devam edeceğim böylece pas geçtiklerimi yakalama şansım olabilir! Ne dersin
    Çağrı?

  2. İçinde nefretin olmadığı bir sevgi var mıdır ki Hüseyin?

  3. 9 Ağustos 2009

    Böyle olmak zorunda mı peki? Yani kurallar mı böyle?

Çağrı için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir