Sezon Değerlendirmesi


2

En sonunda sezon bitti ve Galatasaray şampiyonluğunu ilan etti. Öncelikle Galatasaray’ı tebrik etmek lazım. Yetersiz kadrosuna, sezon boyunca yaşadığı gerek yönetimde gerek teknik heyetteki sıkıntılara rağmen ipi en önde göğüslemeyi bildi. Galatasaray son iki şampiyonluğunda çok iyi gösterdi ki şampiyonluğu bilen bir takım. Şampiyonluğu bilenden kastım her büyük takımda olması gerektiği gibi şartlar ve koşullar ne olursa olsun kendine şampiyonluk için bir yol yaratabilme becerisi. Bu azımsanacak bir şey değil.

Elbette ben sezonu Beşiktaş’ım açısında yorumlayacağım. Sezon başında Sinan Engin ve Fenerbahçe’den transfer edilen futbolcular nedeniyle huzurumuz kaçmıştı. Bu kaos ortamına rağmen taraftarlar olarak her şeyi bir kenara bırakıp her zaman olduğu gibi Beşiktaşkımızı destekleyecektik. Oturmuş kadro Ertuğrul Hoca’nın önderliğinde açık ara şampiyonluğa ulaşacaktı. Fakat evdeki hesaplar çArşıya uymadı malesef. Sezon boyunca sergilediğimiz pasif ve defansif futbola, hakem hataları( hataları demek istiyorum) da eklenince kendimizi ligin orta sıralarda bulduk, son bir nefesle ancak üçüncülüğü ve UEFA kupasına katılma şansını elde edebildik.

Özellikle Delgado bu sene en çok dikkat çeken oyuncumuz oldu. Kendini geliştireceğine ve takımı sırtlayacağına inandığımız Arjantinli nitekim yüzümüzü kara çıkartmadı ve sezon başından sonuna kadar istikrarlı bir şekilde görevini layıkıyla yerine getirdi. Sezonun flaş transferi Tello ise Markus Munch den bu yana kanayan yaramıza merhem oldu. Sezon boyu istikrarlı bir grafik çizen Tello, Marsilya ağlarına gönderdiği muhteşem frikik golüyle de unutulmayacaklar listesine yazdı adını. Bu senenin en büyük çıkışını ise kuşkusuz Serdar Özkan yaptı. Takımda yer bulmaya başladıktan sonra, tribünlerde herkes birbirine dönüp kim bu çocuk dedirtmeyi başaran Serdar, takımın vazgeçilmezleri arasına girdi bile. Bileklerine hakimeyeti, hırsı ve oyun zeksıyla Beşiktaş’a yakışacağını ve oyuncu kumaşının ne kadar kaliteli olduğunu gösteren Serdar, kariyerinin başında olmasına rağmen Liverpool’a hayatı boyunca  unutamayacağı bir gol atmayı başardı. Bu sezon beni en çok üzense Bobo oldu. Sezona harika bir başlangıç yapıp takımı adeta sırtlayıp götüren Bobo, Brezilya kadrosuna çağrıldığı günden bu yana inanılmaz bir düşüşe geçti. Çocuğun aklına kim girdi bilemiyorum fakat Beşiktaş’a aşık bir futbolcu olduğunu hepimizin bildiği Bobo nedense formadan soğumaya başladı. Ve nihayetinde Belediye maçında konsantrasyon eksikliği ve hakemin kötü niyetiyle belki de Beşiktaş’ı şampiyonluktan eden kırmızı kartı gördü. Daha sonra da sakatlığı nedeniyle kadroya alınmadı. Görünüşe göre önümüzdeki sezon Avrupanın devlerinden birinde forma giyecek fakat küçük bir ihtimal olsa da eğer Beşiktaş’ta kalacaksa diğer takımları aklından çıkarmalı ve bildiğimiz, sevdiğimiz Bobo olmalı. Hakan Arıkan’ın gördüğü rüyaysa çok kısa sürdü. Sezon başında gerek kadro eksikliğinden gerekse iyi olan formunda dolayı formayı kapan Hakan, 8-0 lık kabus gecesinde formasını yeşil sahaya gömdü ve bir daha forma göremedi. Aslında yetenekli bir kaleci fakat kesinlikle Beşiktaş formasını taşıyabilecek kapasitede değil. Hatta önümüzdeki sezon yedek klubesinde bile oturmamalı. Refleksleri çok yetersiz ve bu bir kaleci için çok büyük bir sorun. Sezonun en büyük hayal kırıklığı ise bana göre Ricardinho. Fenerbahçe maçında alçakca tartaklanan Rico Paşa o gün bugündür Beşiktaş aşkını kaybetmiş gibi. Burada da yönetimin acizliği ön plana çıkıyor. Sen futbolcunu koruyamazsan, onun haklarını savunamazsan işte böyle küstürürsün. Kapalıda belki de ilk defa bir futbolcu için açılan dev pankarta rağmen Rico bir daha formaya ısınamadı ve faydalı olamadı. Büyük bir ihtimalle Rico Paşayı da seneye kadromuzda göremeyeceğiz. Baki Mercimek ise Beşiktaş’ın ikinci “Yasin Sülün” vakası. Taraftarın bunca sevgi gösterisine, teknik heyetin bunca güven ve ısrarına rağmen bir türlü istenilen performansı gösteremedi. Saha içinde son derece iyi niyetli bir şekilde terini akıtmaya çalışsa da kapasitesi yetersiz kaldı. Gökhan Zan‘dan ve İbrahim Toraman‘dan ise Beşiktaş’ımız bu sene bir türlü istediği verimi alamadı. Fakat bu verimsizlik İbrahim Kaş gibi bir yıldızı kazanmamızı sağladı. Onu da çok erken bir şekilde Getafe’ye kaptırdık ve ne yazık ki seneye Beşiktaş formasıyla izleyemeyeceğiz. Genç yıldızlardan bahsetmişken bu sene forma şansı bulan Batuhan nam-ı diğer Batugol ve Aydın Karabulut‘u da unutmamalı. Seneye avrupayı sallayacak iki yıldız yetişiyor beyler haberiniz olsun…

Bu sezon da en iyi performans yine taraftarındı. Yeni Açık tribününde adı bu sene konulan fakat yıllardır o tribünde emek veren insanların oluşturduğu AntiPati isimli çArşının alt grubu kapalıya çok iyi uyum sağlayarak çArşının gücüne güç kattı adeta. Özellikle Liverpool maçında tüm dünyayı kendimize hayran bırakarak dünyanın en iyi taraftarı olduğumuzu birkez daha kanıtladık ve zaten bize ait olan db rekorunu bir kez daha egal ettik. Tribünde acılar da yaşandı bu sezon önce Barış Akarsu’yu kaybettik, sonra Optik Başkanımızı… Bu sene hakemler,oyunlar,çirkeflikler yetmezmiş gibi bir de Azraille uğraştık. Azrail akıllı ol! dedik…

Sezon değerlendirmemi bitirirken birkaç kelimede Sivasspor için yazmadan edemeyeceğim. Sivasspor’u oldum olası sevmem, bana göre çok da elle tutulur bir futbol oynamadılar sezon boyunca. Fakat yakaladıkları hava ve biraz da şanslarının yağver gitmesiyle beraber 73 puan toplayarak dördüncü olmayı başardılar. 73 puan toplamak bir anadolu takımı için inanılmaz bir başarı. Hatta bir daha bir anadolu takımının 73 puan toplayabileceğini sanmıyorum. Muhtemelen seneye orta sıralarda mücadele edecekler. Bana kalırsa elle tutulur bir yıldızları yok. Takımda giderse yeri doldurulamayacak bir futbolcu da yok. Eğer aynı havayı devam ettirebilirse ki çok zor görünüyor, kim bilir belki seneye UEFA ya katılma şansını elde edebilirler.

Şimdi bizi yalanlarla ve şişirme haberlerle dolu bir transfer dönemi bekliyor. Bakalım bu sene hangi takımımız kaç yüz futbolcu transfer edecek. Ronaldinho’yu hangi takımımız, Messi’yi hangi takımımız alacak :) Şakası bir yana bu transfer dönemi boyunca özellikle spor gazeteleri almamanızı tavsiye ediyorum. Tamamen sizin ruh sağlığınız için. Beşiktaş içinse size doğru haberleri buradan vermeye çalışıcam. İşte hepsi bu kadar. Bir sezonu daha geride bıraktık. Şimdiden özlediniz değil mi :)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (2)

  1. TV’de bu işten para kazanan bir çok spor yorumcusundan iyi yorumlamışsınız.Tebrikler. Ancak katılmadığım bir iki noktayı belirteyim
    1-Şampiyonluğun gidişinde belki klasik olacak ama hakem hataları birinci etken.Bunun sebebi de lobi eksikliği.
    2-Fiko Paşaya haksızlık yapıldı.Beşiktaşın camia olarak lobisi olmadığı gibi futbolcuların da medyada lobisi zayıf.Riko ilk Marsilya maçında takım için sakatlandı.Tedavi uzun sürdü.Dönüşünde gerekli şansı bulamadı.Herkes eleştirdi.Delgado da form tuttuğundan olay bu noktaya geldi.Kaybetmek için her şey yapıldı.
    3-Baki bana göre görevini yaptı başarılıydı.Tek eksiği reklamını yapamaması.Medyadakiler de vurun abalıya misali üzerine gittiler.Cim Bomun Şabanından korkanlar bizim mercimeke aslan kesildiler.
    4-Bir söz de yorumculara.Rakip yorumcuların art niyetli yorumlarını anlıyorum da BJK kontenjanından TV’den yorumcu olan ve para kazananların bu kadar pasif silik olmalarını fırsatını bulduğunda takıma destek olacağı yerde negatif yorumlar yapmalarını içimizdeki irlandalılar olarak yorumluyorum

  2. Doğru haklısın.Ama ne yazık ki içimizdeki İrlandalılar asla bitmeyecek ne de hakem hataları acilen şampiyonluğu öğrenmemiz gerek yoksa daha çok acılar çekeceğiz gibi görünüyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir