The Ghost Writer

The Ghost Writer

Polanski farklı bir adam, seveni de çok sevmeyeni de. Bunu karakterine verebiliriz, Roman Polanski’nin eleştirilemeyecek ve herkes tarafından kabul görebilecek tek özelliği sinemadır, nitekim bu da benim için yeterlidir.

Durum böyle olunca yaklaşık 3 yıldır, artık hepimizin bildiği malum sorunlar yüzünden film çekemeyen iyi bir yönetmenin yeni bir filmini izlemek her şeyden önce farklı bir keyif benim için. Kendi soğuk karakterini filmlerine tatlı tatlı veren Polanski, Ghost Writer’da da özellikle kullandığı renklerle karakterini filmine aksettirmeyi başarmış yeniden.

Robert Harris’in “The Ghost” isimli kitabından uyarlanan filmde eski bir savaş suçlusunun biyografisini yazmakla görevli bir gölge yazarın hikayesi konu alınıyor. Baş rolünde ise Cassandra’s Dream’den hatırlayabileceğimiz Ewan Gordon McGregor bulunuyor.

Filmin senaryosu seyircinin artık görmekten sıkıldığı klişelerle dolu. Yeni bir şeyler sunduğunu söylemek oldukça zor. İp uçları çok açıkca sunuluyor ve seyirci hiç zorlanmıyor. Yine aynı sebepten dolayı filmin sürükleyiciliği de azalıyor. Senaryosundaki sıkıntılara rağmen yönetmen koltuğunda Polanski’nin oturması filmi ortalamanın biraz üzerine taşıyor.