Ahmet Haşim’in şiir anlayışını kendi dönemindeki sanatçıları olduğu gibi Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı şairlerini de oldukça etkilemiştir. Şairin anlam anlayışı ve biçime verdiği önem yakın dönem edebiyatımızda da birçok isme mihenk taşı olmuştur.
Ahmet Haşim’e Göre Şiir
Edebiyatımızda oldukça fazla iz bırakan ve birçok şairin de hocası olan Ahmet Haşim, özellikle şiirleriyle tanınan bir sanatçımızdır. Şiir hakkındaki görüşlerini bizzat kendi kaleminden yazılan poetika niteliğindeki eserinde açıkça bulabiliriz. Dergah dergisinde yayımladığı Şiirde Mana başlığıyla yazdığı şiir kitabının başında da Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar adıyla yerleştirmiştir.
Şiir Ahmet Haşim’e göre okurun algıladığı ve hissettiğidir. Dolayısıyla şiiri belirli bir kalıp altına sokarak, ideoloji gayesiyle hareket etmeyen şair gerçek şiir ustası olarak görülür. Fecr-i Âti topluluğunda usta olarak şiirler yazan Ahmet Haşim, serbest müstezata oldukça ilgili olduğu gibi, şiiri nesre çevrilmesi mümkün olmayan bir şey olarak görür. Şiir, musiki ile söz arasında; fakat sözden çok musikiye daha yakın bir dil olduğunu ifade ederek, yine bu sözüyle de şiiri anlamdan uzaklaştırarak, ahenge, musikiye yani sese daha yakın tutmuştur.
Ahmet Haşim Şiirlerinde Anlam ve Biçim
Ahmet Haşim için şiirin temelinde anlam vardır. Dolayısıyla Ahmet Haşim’in şiir anlayışına göre dizelerdeki anlam, düz yazılarda olduğu gibi açıkça verilmemelidir. Bunun yerine anlamın belirsiz olması tercih edilmelidir. Bu sayede okuyucu anlamı kendi hayal dünyasından ve birikimlerinden yararlanarak çıkarmalıdır. Hatta Haşim, şiirde anlam aramayı eti için sesi güzel bir kuşu öldürmeye benzetir.
Ahmet Haşim’in şiir anlayışında anlamın yeri “Mana araştırmak için şiiri deşmek, terennümü yaz gecelerinin yıldızlarını ra’şe içinde bırakan hakir kuşu et için öldürmekten farklı olmasa gerek. Et zerresi, susturulan o sihrengiz sesi telafiye kafi midir?” sözüyle de eserinde açıkça belirtilmiştir.
Şiirde diğer bir dikkat ettiği husus sestir. Sesin önemi Haşim için önemlidir. Yine bu konuyu “Sıkı bir defne ormanının ortasına bırakılan bal dolu fağdur kavanoz gibi, mana, şiirin yaprakları içinde gizlenerek her göze görünmez ve yalnız hayalat ve kelime kafilelerini, vızıltılı anlar gibi, haricen etrafında uçuşturur. Fağfur kavanozu görmeyen kari, bu muhayyirüllukul anların kanat musikisini işitmekle zevk alır” sözleriyle açıklamıştır.
Şiirin sadece biçimiyle ilgilenen, anlam aranmaması gerektiğini savunan Haşim, şiir içerisinde söylenen her kelimenin ahengine, musikisine ve görünüşüne oldukça dikkat eder. Gerektiğinde bir kelimesi için yıllarca bekleyen ve bu kelimeyi bulana dek sabırla bekleyen bir şair olduğunu hatırlatmak gerekir.
Kendi döneminden sonra Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı şairlerinden de birçok şair Ahmet Haşim’in etkisinde şiirler yazmaya devam etmişlerdir. Son şiirlerinde belirgin bir şekilde sadeleşmeye gidiyor olsa da, eski dilin etkisinde kaldığı açıkça görülmektedir. Fakat eski dili kullanmış olmasına rağmen, yeniliklere de sürekli açık kalmış geleneksel Türk şiirini ve Batı şiirini harmanlayarak yeni Türk şiirini okuyucularına sunmuştur.
Hala şiirlerinin gündemde olduğunu ve okuyucuları tarafından sevilerek, anlam aranmadan, musiki eşliğinde okunduğunu biliyoruz. Duygularını şiire yansıtan, içtenliği ile şiir dilini birleştiren, modern Türk şiirinin kurucularından bir tanesi olan Ahmet Haşim sembolizm ve empresyonizm arasında kalan şiirler yazmıştır.