Geçmişle Yüzleşmek -1-


0

Bugün birkez daha geçmişimle yüzleşirken geçmişimin henüz benim için geçmediğini farkettim. Özlediğim, unutmadığım,kızdığım, sevdiğim ve içimde biriktirdiğim şeyleri yaşamaya devam ediyormuşum meğer.

Ona hissettiklerim sevgi mi, özlem mi, kin mi, nefret mi? Kararsızdım. Ama onun gülümsemesini öyle özlemiştim ki.. Yıllar önce ona en ihtiyaç duyduğum anda bir bıçak gibi çekip gidendi o, aynı zamanda yıllar boyunca tüm acılarımı, tüm mutluluklarımı paylaştığım tek dostum. O gitti gideli hiçbir şey yolunda gitmemişti ve ben bu bütün olumsuzlukları onun gidişine bağlıyordum. Çünkü geldiğinde doldurduğundan çok daha büyük bir boşluk bırakarak gitmişti. İçimde sürekli benliğimi içine çeken bir kara delik gibi büyümüştü yokluğu… Bıraktığı acılar, iftiralar öyle canımı acıtmıştı ki içimde ona büyüttüğüm sevgi, nefrete dönüşmüştü. Fakat bıraktığı boşluk öyle kutsaldı ki hiçkimse oraya yakışmıyordu.
Bu bir sevgilinin dolduramayacağı bir boşluktu. Kendimi onun kahramanı sanıyordum. Her saniyemi onunla geçirmek, onun o güzel gülümsemesi için ömrümü harcamak istiyordum. Oysa o bunu acemi bir aşığın çırpınışları sanıyordu. Gözümde bir aşktan çok daha yüce bir yerde olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Bu düşüncelerini hissediyor, yokmuş gibi davranıyordum. Her şeyin yoluna gireceğine ve bir gün beni anlayabileceğini umuyordum.

Anlamadı. Aramıza sonradan giren bir timsahın gözyaşlarına inandı. Uğrunda harcadığım o kadar emeği, paylaştığımız o kadar güzel duyguyu bir kalemde siliverdi. Hazırdım onun için savaşmaya her zaman ki gibi, oysa yel değirmenleriyle savaşan don kişot kadar çaresiz ve anlamsızdı bu savaşım. Onun kalbinde ve beyninde çoktan zehirli tohumlar ekilmiş ve simsiyah deve dikenleri filizlenmeye başlamıştı bile. Ne zaman yaklaşmaya çalışsam o dikenlere çarpıyordum. Kanıyordum. Benliğim oluk oluk akıyordu açtığı yaramdan. Eksiliyordum, bitiyordum. Bir köşeye çekilip eski günlerle avunmaktan başka çare bırakmıyordu. Çırpındıkça daha hızlı batıyor, hem ona hem kendime zarar veriyordum. Sonra vazgeçtim yaşamaktan… Nefes alıp verecektim sadece, onunla bütünleştirdiğim bütün güzel duyguların dünyada olmadığına inanıp kendime içi bir boş hayat yaratacaktım.

Yarattım da.  Dost kapılarımı kimseye açmadan kapalı kapılar ardında bir hayat sürdüm. Tam 7 sene. Hiç kimse, hiç bir şey olmayacaktı onun yerinde… Hatta onun için çektiğim acılar bile.

Dostumdu…
Gitmişti…
Bitmemişti…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir