Sen Neysen Televizyonun da O

Sen Neysen Televizyonun da O
1

Eflatun’a göre bir mağaranın içinde yüzü duvara dönük olarak zincirlenmiş kişiler bir süre sonra gölgeleri gerçek olarak algılamaya başlar. Toplumumuz üzerindeki asimilasyon çalışmaları tüm hızıyla süredursun Türk televizyonları gittikçe renklenmeye devam ediyor. Ulusal kanallardan birine giden ve alt metninde toplumumuzun çok önemli bir sorununa parmak basan bir dizi senaryosu teklifinin “yeterince sapkın olmadığı” cevabıyla reddedildiğini bildikten sonra bugün izlediklerimizi yalnızca rating uğruna olduğuna inanmak safdillik yapmanın ötesine geçemez.

İnsan ne yerse odur mantığıyla toplumumuzun kültür dnalarıyla oynamak , planlı bir şekilde sapkınlığın dozunu arttırarak halkımıza empoze etmeye çalışmak yalnızca rant uğruna olamayacak kadar kirli ve pis bir iş. Bunu yalnızca züppelikle açıklamak eksik kalacağı gibi ait olduğu topluma en büyük ihanetlerinden biri olarak nitelendirmekte bir sakınca görmüyorum.

Renkli kutuda izlediklerimizle (plazma ve lcdlerle beraber artık renkli cam diyebiliriz) bize verilen mesaj çok açık;  “Aksini ispat etmeye çalışma  sen busun Türkiye!” Bütün bu dayatmalara rağmen öyle olmadığımızı savunmaya ihtiyaç dahi duymuyorum, fakat bu oyuna yenik düşmeye başladığımız gün gibi aşikar.

Eğitim seviyesi düşük ve ne yazık ki kolay inanan insanlarımızın bu akan görüntülere ( film olarak nitelendirmek ayıp olur) ilgi duyması ve rağbet göstermesi ilk bakışta ana düşünce olan “sen busun” a uygun gözükse de mevzu bahis görüntülerin yayınlandığı saatlerde alternatiflerin azaltılması, gündemin tamamen mevzu bahis görüntülere odaklanması ve son derece iyi pazarlama teknikleriyle gümüş tepside sunulmasından ibaret.

Türk izleyicisinin bu gölge oyunlarının farkına varacağı günler uzakta olmamalı, o gün geldiğinde hangi yüzle karşımıza çıkacaklar merakla beklemekteyim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. :) tam isabet. !!! Özellikle türk aile yapılarını hedef alan saldırılar olduğunu düşünüyorum ben. Bize sunulan diziler genellikle aile yapıları bozuk, hatta ‘kimin eli kimin cebinde ?’ tarzı, inasnların kendi ailesine dahi güvenemieyeceği bir dönemde yaşadığımızı enpoze etmekte. Türk toplumu bilindiği gibi çok sağlam ve güçlü aile yapılarına sahiptir… fakat bir takım ”anormal” durumları ”normal” mış gibi gösterip yedirirlerse… bölünme projelerinin en önemli adımı atılmış olur ( ki atılmakta ) … Neredeyse her bir dizi aşk-ı enest’ hali almış ( evet evet bence durum bu kadar vahim ) … Halk da normalde komşusu olsa yuhalayacağı insanları, acır gözle ve ilgi merak ve hayranlıkla takip etmekte. Yazık. Milli maçların sevişme sahneleri kadar reyting alamadığı zamanlara hoşgeldiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir