Ne yazık ki, biz haklı çıktık. Fatih TERİM bu sefer çok fena çuvalladı. Kadro yüzünden sürekli eleştirilirken acaba diyordum, belki… Ama olmadı. Dün gece oynanan (oynanamayan) futbol değildi. Sahada 9 tane ne yaptığını bilmeyen adam ve Mehmet Auerelio , Servet Çetin ikilisi vardı. Açıkcası bu ikili dışında futbol oynayan ya da en azından oynamaya çalışan birini bile göremedim sahada. Gökhan ZAN’ın belli ki sakatlığı geçmemiş neden zorla forma giydirilip riske edildi anlamadım. Emre Belözoğlu ise alıştığı gibi ofansa yönelik orta saha olarak oynatılmaktansa ön libero mevkine çekilmişti ve sahada kayboldu gitti. Fakat sahanın en kötüsü kuşkusuz Tuncay ŞANLI’ydı. Her pozisyonda ya faul yaptı ya da topu kontrol bile edemedi. Topsuz alanlarda da yerden kalkamadı. En çok performans beklenen oyunculardanken bu turnuvanın en büyük hayal kırıklığı olacağının sinyallerini verdi.
Aslında maçın 2-0 bitmesi büyük şans bizim için Portekiz’in direkten dönen topları da gol olsa tarihi bir hezimeti yazıyor olurduk bugün. Ben bu kadar ruhsuz bir milli takım görmedim. Terim’in uygulamaya çalıştığı sistemse tam anlamıyla rezaletti. Bu kadar pasif, korkak ve ezik bir oyunu Fatih Terim’in tasarladığına inanmak ne kadar zor. En iyi savunma hücumdur, anlayışını en iyi uygulayan teknik direktör olarak bilinirdi zira kendileri. Oysa farkında olmadığı birşey daha var Sayın Terim’in. Üstündeki bu ufak dağları ben yarattım havası bu turnuvayla beraber sönebilir. Sanki kaybedecek hiçbir şeyi yokmuş gibi bir hava sezinledim ben Terim de. Çok yazık.
Eh be Terim Hoca, kişisel meseleleri bir yana bırakıp Yıldıray’lı, Halil’li, Toroman’lı bir kadro kursaydın da şuan galibiyetin sevincini yaşasaydık kötü mü olurdu?
Bu futbol devam ederse hiç kuşkusuz puan dahi alamadan turnuvaya veda ederiz. Yok, kendilerini toparlarsa çok birşey kaybettiğimize inanmıyorum ben. Önümüzdeki İsviçre maçını kazanırsak şansımızı son maça taşımayı başarırız.
Sonuç ne olursa olsun turnuva biter bitmez,
Tümerini de al git Terim Hoca…
