Amerika’da yayın sezonunun sonuna yaklaşılmasının ve programların birer birer final yapmaya başlamasının ardından ratingleri mercek altına aldığımızda Eylül – Ekim aylarında bizi bir çok sürprizin beklediğini söylemek şimdiden mümkün. Televizyonun “ağır topu” sayılan bir çok format izleyicisini kaybetmiş durumda.
Yine de kısa vadede radikal değişiklikler yapılması bence mümkün değil, peki önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte ekranda neler olacak?
Televizyonlar internetin yaygınlaşmasına rağmen reklam pazarındaki payını büyütmeye devam ediyor. Radyo ve gazeteler ivme kaybederken televizyonlar hız kesmeden yükseliyor. Reklam pastasının %50’sinden daha büyük bir dilimini televizyon kanalları kazanıyor. Tabii ki bu kârla aynı orantıda rating savaşları da hırçınlaşıyor.
Format üreticileri izleyicinin ilgisini canlı tutmak amacıyla yeniliklere yöneliyorlar. Klasikleşen stüdyo programları, tartışma programları, yıllanan yarışmalar artık eskisi kadar yüksek izlenme paylarını yakalayamıyorlar. Son olarak “American Idol” programının ratinglerdeki keskin düşüşü bize bir çağın kapanmakta olduğunun sinyallerini veriyor. Fox Amerika gelecek sezon Prime Time prototipini dizilere karşı büyük bir hezimete uğrayan ve 5 milyon civarında izleyici, 4 share sularında bir ratinde kalan American Idol üzerine kurgulamayacaktır.
Tabii ki değişim FOX’la sınırlı kalmayacak.
Ünlü yaratıcı şirketlerin yeni işlerine baktığımızda daha çok interaktif programlar üzerine yoğunlaştıkları ilk bakışta dikkat çekiyor. Yani seyirci artık sadece izleyici olmak istemiyor programa kendisi de müdahalede bulunmak hatta oyunun bir parçası olmayı arzuluyor. En azından format yaratıcılarının ön görüsü bu şekilde. Televizyonlardaki en can alıcı hareketlerden biri ise popüler oyunların televizyon formatına uyarlanması için haklarının satın alınmaya başlaması. Orta vadede popüler strateji oyunlarını kanlı canlı olarak televizyonlarda göreceğiz.
Örnek vermek gerekirse ortalama rating sonuçlarına rağmen Discover’ın “Naked and Afraid” programı şimdiden bir sezon daha yayında kalmayı garantiledi bile.
Diziler önümüzdeki yıllarda da en önemli rating silahlarından biri olacak gibi görünüyor. Fakat giderlerini dahi kurtaramadan dizi mezarlığındaki yerini alan seriler dolayısıyla yapımcılar artık bu sektöre daha temkinli yaklaşmak zorundalar. Özgün senaryolar yerine farklı ülkelerde belli başarıları kazanmış yapımların uyarlamaları şu sıralarda daha gözde. Polisiye diziler Amerika’da büyük başarı kazanırken aynı istikrarı Avrupa’da gösteremiyorlar. Seyircinin komedi dizilerine olan ilgisi de her geçen gün azalmakta. Bu da kanalları “garanti” sayılabilecek yapımlara yönlendiriyor.
Amerika’da televizyon kanalların drama yönelimlerini ise farklı bir yazıda inceleyeceğim.